Almanca Bilmeden Almanya’ya Gelinir mi? Gerçekler ve Yanılgılar
Almanya’ya göç etmek ve burada çalışmak isteyen birçok kişi, sıkça şu soruyu soruyor: “Almanca bilmeden iş bulabilir miyim?” Özellikle bazı çalışma vizelerinde Almanca şartı olmadığını görenler, dil öğrenmenin gereksiz olduğunu düşünerek yanılgıya düşebiliyor. Oysa ki gerçekler, çok daha farklı ve bu yanılgı, Almanya’daki hayatı ve kariyeri ciddi şekilde zorlaştırabiliyor.
Vize Almak Ayrı, İş Bulmak Ayrı Bir Süreçtir
Doğrudur, Almanya bazı meslek grupları için belirli çalışma vizelerinde dil şartı aramıyor. Ancak vize almak, iş bulmak ve iş yerinde tutunmak tamamen farklı süreçlerdir. Almanya’da işverenler, sadece mesleki yeterliliğe değil, aynı zamanda çalışanlarının müşterilerle ve ekip arkadaşlarıyla iletişim kurabilmesine büyük önem verir. Çünkü burada takım çalışması, iş güvenliği, müşteri memnuniyeti ve iş yerinde sürdürülebilirlik çok ciddi konulardır.
“Türk İşyerinde Çalışırım” Yanılgısı
Sıkça düşülen bir hata, “Türk işverenlerin yanında Türkçe konuşarak çalışırım” düşüncesidir. Oysa Türk kökenli işverenler de Almanya pazarında faaliyet gösteren, Alman müşterilere hizmet veren ve Alman kurumlarıyla çalışan ticari işletmelerin sahipleridir. Türkiye’de dış ticaret veya ekonomi bölümünden mezun ve uzman birisi olabilirsiniz fakat Almanya’da Almancanız olmadan Türk marketinde kasiyer olarak dahi iş bulmanız bile çok zordur. Gerek dil yeterliliğinizin gerekse yerel iş deneyiminizin olmaması, Almanya’da kariyerinize temiz bir sayfa açtığınızı ve her şeye sıfırdan başladığınızı kabul etmenizi gerektirir.
Sertifika Değil, Gerçek Konuşma Yeteneği Önemli
Türkiye’de Almanca kursuna gidip sertifika almak elbette faydalı. Ancak sertifika, tek başına yeterli değil. Eğer bir iş mülakatında kendinizi ifade edemiyorsanız, ister C2 seviyesinde bir Almanca sertifikanız olsun, bunun hiçbir anlamı kalmaz. Çünkü kağıt üzerindeki belge değil, gerçek iletişim beceriniz sizi işe götürür.
İngilizce Bilenler İçin de Gerçekler Farklı
İngilizcem çok iyi, Almanya’da rahat iş bulurum.” Bu, belki de en yaygın ve en tehlikeli yanılgıdır. Evet, eğer alanınızda dünya çapında tanınan bir uzman, özellikle bilişim teknolojileri gibi bir sektörde uluslararası bir projede çalışacak bir mühendis iseniz, sadece İngilizce konuşulan bir pozisyon bulma ihtimaliniz vardır. Ancak bu, genel iş gücü piyasasının belki de yüzde birini bile oluşturmayan, son derece nadir bir durumdur. Bu istisnai işlerden birini bulsanız dahi, hikaye burada bitmez. Ofis dışında bir hayatınız olacak: Belediye dairesine (Behörde) gidip oturum izninizi uzatmanız, ev kiralarken ev sahibiyle konuşmanız, alışveriş yapmanız gerekecek. En önemlisi, Almanya’da kalıcı olmak ve süresiz oturum izni almak istediğinizde, devlet sizden kaçınılmaz olarak belirli bir seviyede Almanca dil sertifikası talep edecektir.
Almanca Öğrenmeye Almanya’ya Gelmeden Başlayın
Almanya’da bir kariyer hedefliyorsanız, Almancayı bir engel olarak değil, hedefinize giden en önemli yatırım olarak görmelisiniz. Almancanız ne kadar iyiyse, o kadar iyi pozisyonlarda, o kadar iyi şartlarda iş bulma şansınız artar. Dil, sadece iş bulmanızı sağlamaz; aynı zamanda sosyal hayata karışmanızı, kendinizi doğru ifade etmenizi ve en nihayetinde Almanya’yı gerçekten “eviniz” gibi hissetmenizi sağlar. Vize başvurularını veya iş ilanlarını araştırmadan önce kendinize yapacağınız en büyük iyilik, bir an önce Almanca öğrenmeye başlamaktır. Unutmayın, Almanya kapısını aralamak için belki Almanca şart olmayabilir, ama o kapıdan geçip aydınlık bir geleceğe adım atmak için kesinlikle şarttır.